Rumeysa Dobra
8 Ara 2023
"Ok, Tüfek ve At 16. Yüzyıl Osmanlı Askerî Devrimi" adlı eser 16. Yüzyıl Osmanlı Askerî Devrimi ana başlığını taşıyarak ok, tüfek ve at mefhumları çerçevesinde meseleleri irdeliyor. Eserin öncelikli amacı klasik çağ formu içerisinde Osmanlı askeri sisteminde yaşanan dönüşümlerin tespitini yapmaktır.
Eserin temel tezi Osmanlıların 16. yüzyılın ikinci yarısında, hatta son çeyreğinde yaşanan “yapısal” değişimin kendi içinden gelen gerekliliğinde düğümlenmekte olduğudur. Bu durumun açığa çıkmasında uzun soluklu cephe savaşları çağına girişin önemli rolü olduğu vurgulanmaktadır.
Kitap, ok ve okçulukğa dair teknik bilgiler sunmanın yanında süvari/tımarlı birliklerin rolleri ve “ordu finansmanı” içindeki rolünü belirlemeye katkı sunuyor. Eser, ateşli silahların uzun vadede sahip olduğu mühimmat avantajına değinmesi bakımından özgün bir nitelik taşımaktadır. Bu bağlamda Özgür Kolçak, literatüre oldukça kıymetli bir katkı sağlamıştır. Söz konusu eser Osmanlı Askeri Tarihi'ni çalışacak araştırmacılara yol gösterecek değerli bir rehber niteliği taşımaktadır.
Özgür Kolçak, "Ok, Tüfek ve At 16. Yüzyıl Osmanlı Askerî Devrimi" adlı eserini kaleme alma serüvenini ön sözde şu şekilde belirtiyor:
"Ok, Tüfek ve At, yıllara yayılan bir merak ve çalışmanın sonucu değil yalnızca; aynı yılların taşıyıp getirdiği bir temkinlilik ve hatta bazı yerlerdeki tereddütlerin hâsılası da. Kitabın takip eden bölümlerinin epeyce eski bir tarihte, 17. yüzyıl Osmanlı askerî tarihini konu alan doktora tezim için araştırmalara başladığım 2006’da şekillenmeye başladığını idrak etmek bir bilim insanını bir yandan heyecanlandırırken bir yandan çekinceyle karışık bir hayrete sevk ediyor. Doktora çalışmamın aslen 17. yüzyıl Osmanlı ordusundaki değişimle ilgilendiği, bu arada Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın 1663 ve 1664’teki askerî harekâtını ampirik çalışmanın odağına yerleştirdiği doğrudur. Yine de, daha o senelerde, 17. yüzyıl Osmanlı askerî tecrübesini anlayabilmek için bir önceki asırda yaşanan yapısal değişimleri kavramanın elzem olduğunu fark etmiş; bu ihtiyacı karşılayan bir giriş yazabilmek için kolları sıvamıştım. 2012’de bittiğinde doktora tezimin girişinde 16. yüzyıl Osmanlı askerî tarihine değinen bir bölüm bulunuyordu. O günden beri, araya bazen uzun fasılalar girmiş olsa da, 16. yüzyıl Osmanlı askerî tarihine dair önüme çıkan ana kaynak, belge, literatür bilgisi, ez-cümle bütün verileri toplayıp biriktirmeye başladım. Son düzlükte, biriktirdiklerimin artık 17. yüzyıl Osmanlı askerî tarihine ilişkin bir kitabın girişinden çok daha fazlasına tekabül etmeye başladığına kani olduğum vakitlerde, daha iştahlı ve hevesli bir şekilde veri toplamaya gömüldüm. Başlangıçta aklımda olmayan 16. yüzyıl belgeleri ve defter serileriyle hemhal oldukça zihnimi kurcalamaya başlayan meseleleri halledebilmek adına kitapta yeni başlıklar açtım. En nihayetinde, Ok, Tüfek ve At vücut buldu. İtiraf etmek gerekirse, Osmanlı tarihçiliği açısından bilakis geç kalmış bir eser olsa bile, benim için vakitsiz ve erken bir doğum."
Detaylı bilgi için tıklayınız.