Osmanlı İstanbul'unun zengin tarihî atmosferini keşfetmek, yapıların mekânsal analizini gerçekleştirmek ve bu derin kültürel mirası anlamak önemli bir çalışma alanıdır. Osmanlı Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin organize ettiği "OSAMER Tez Sunumları" serisinin 14 Kasım Salı günü düzenenlenen yedinci etkinliği bu zengin mirasa daha yakından bakma fırsatı vermiştir.
Bu etkinlikte konuğumuz Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamladığı yüksek lisans tezi ile Abdullah Seçgin’di. Seçgin’in Doç. Dr. Yunus Uğur danışmanlığındaki tezi Hüseyin Ayvansarâyî’nin 18. yüzyıl sonlarına kadar İstanbul’da mevcut cami, tekke ve zâviyeler hakkında bilgi veren ansiklopedik eseri olan Hadîkatü'l-Cevâmi'yi konu alıyor. İngilizce olarak kaleme alınan tez “Mapping Hadîkatü'l-Cevâmi': Reevaluating an encyclopedia of Islamic monuments in the eighteenth century Ottoman Istanbul” başlığında.
Seçgin, OSAMER Tez sunumları kapsamında “Hadîkatü'l-Cevâmi'yi Haritalamak: On Sekizinci Yüzyıl Osmanlı İstanbul'undaki İslam Eserleri Ansiklopedisinin Yeniden Değerlendirmesi” başlıklı sunumuyla ilk kez tezini araştırmacıların dikkatine sundu. Tez, eserdeki yapıları haritalandırarak Ayvansarâyî'nin İstanbul algısını ve eserin yazılma sebebini analiz etmeyi hedefliyor. ArcGIS gibi dijital araçlar kullanılarak yapılar ve mahallelerin mekânsal konumları çeşitli haritalarla gösterilirken, eserin farklı yazma nüshalarının değeri ve matbu nüshadaki değişikliklerin önemi vurgulanıyor.
OSAR Blog’un devam ettiği seminer raporları serisine bir yenisini ekleyerek bu dikkat çekici tez sunumunu incelemeye alıyoruz. Bu blog yazımızda sunumun detaylı bir rapor formatına dönüştürülmesiyle okuyuculara sunulmayı hedefliyor ve sunumun öne çıkan noktalarını vurgulayarak, tezin temel içeriğini geniş bir perspektiften aktarmayı amaçlıyoruz.
İstanbul'un Yapısal ve Mekânsal Derinliği: Hadîkatü'l-Cevâmi'nin Seçim Nedenleri
Abdullah Seçgin, sunumuna Hadîkatü'l-Cevâmi'yi çalışma konusu olarak seçme nedenlerini iki önemli başlık altında açıklamıştır. Bu başlıklar, eserin zengin içeriği ile İstanbul'un yapı stoğunu sistemli bir biçimde sunma potansiyeli ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile İstanbul'un o dönemdeki yapılarının haritalanarak mekânsal bir analiz yapılabilmesi üzerinedir.
İlk olarak Seçgin, Hadîkatü'l-Cevâmi'nin odağa alınmasının sebeplerinden biri olarak eserin içeriğinin zenginliğini ve İstanbul'un yapı stoğunu kapsamlı bir şekilde ele alışını vurgulamaktadır. Geniş bir içeriğe sahip olan bu eser İstanbul'un yapısal gelişimini sistematik bir biçimde inceleme olanağı sağlamakta. Seçgin'e göre eser İstanbul'un tarihî yapılarını anlama ve analiz etme konusunda önemli bir kaynak sunmuştur.
İkinci olarak tezde CBS yöntemlerimden ArcGIS programı ile eserdeki yapıların coğrafi konumlarının belirlenmesi ve haritalanmasıyla İstanbul'un 18. yüzyıldaki mekânsal varlığının detaylı bir şekilde incelenmesine imkan tanınması dile getirilmiştir.
Tez Soruları
Tezde ele alınan temel sorulardan biri, belirli bir dönemde niçin böyle bir eserin kaleme alındığıdır. Eserin ortaya çıkış nedenleri, o döneme ait bilgi birikimi, toplumsal değişimler veya belirli bir ihtiyacın karşılanması gibi unsurların incelenmesini içerir. Diğer bir soru ise Hüseyin Ayvansarâyî'nin İstanbul'u nasıl algıladığı ve tasnif ettiğidir. Bu soru, Ayvansarâyî'nin bakış açısını ve çalışmasında kullandığı sınıflandırma ve kategorizasyon yöntemlerini anlamaya yöneliktir. Böylece Ayvansarâyî'nin gözlemleriyle İstanbul'un yapısal veya kültürel unsurlarını nasıl ele aldığı, bu unsurları nasıl sınıflandırdığı ve tanımladığı üzerine odaklanılmaya çalışılmıştır. Üçüncü olarak, tezde ele alınan bir diğer önemli soru ise Hüseyin Ayvansarâyî'nin mahalle algısı ve mahalleyi nasıl tasavvur ettiğidir. Bu sorular, tezin temel çerçevesini oluşturarak bu döneme ait kültürel, sosyal ve kentsel dinamikleri anlama çabasını yansıtmaktadır.
Hadîkatü'l-Cevâmi'nin Yapısal Çeşitliliği
Hadîkatü'l-Cevâmi, Hüseyin Ayvansarayi tarafından 1781 yılında tamamlamıştır. Seçgin, Ayvansarayi’nin hocası olan Müstakimzade Süleyman Sadeddin’in eserin ortaya çıkmasında büyük bir katkısı olduğunu söyleyip gerekçeleriyle anlatmıştır. Konuşmacı Abdullah Seçgin’in dinleyicilere aktardığına göre eserin tarzının ansiklopedik niteliği dikkat çekmekte ve çok sayıda yapı türünden bahsetmektedir. Ancak yapı türleri içerisinde daha çok cami ile mescitler yoğunluktadır.
Söz konusu eserin en eski yazma nüshasının eser yazıldıktan 32 sene sonra, yani 1813 yılında bulunduğunu belirten Seçgin, literatür taraması yaptığında 1865 yılında yayınlanan matbu nüshaya atıf yapıldığını görmüş. Seçgin’in aktarımıyla matbu nüsha Ali Satı Efendi’nin 1838 yılında kaleme aldığı zehili esas almaktadır. Konuşmacı bu hususta nüshaları incelese de tezinde istifade etmediğini ve orijinal yazma metinlere sadık kaldığını vurgulamıştır. Seçgin, Hadîkatü'l-Cevâmi’de 2000’e yakın yapının zikredildiğini, ancak tezinde cami ve mescitleri odak noktası olarak belirleyip bölgelere ayırdığını daha sonrasında tasnif edip haritalandırdığını aktarmıştır. Diğer yapı türlerini, tezinde daha geri planda tuttuğunu bunun nedeni olarak da bir yüksek lisans tezi için konunun bu kadar genişlemesinin zorlayıcı olacağını ifade etmiştir.
Araştırmanın Yöntemi ve Kaynakları
Hüseyin Ayvansarâyî’nin eserinde zikredilen camiler ve mescitler başta olmak üzere yapıların tümü Excel dosyasına aktarılmıştır. Ardından bu yapıların konumları tespit edilmiştir. Seçgin, yapıların konumlarını tespit ederken Howard Crane tarafından hazırlanan Hadîkatü'l-Cevâmi tercümesinin dipnotları, yapı türlerine odaklanan tez ve makaleler, haritalar (örneğin 1845 yılında Mühendishane-i Berri Hümayun öğrencileri tarafından hazırlanan İstanbul haritası) ve Kültür Envanteri gibi kaynaklardan yararlanmıştır.
Abdullah Seçgin, eserde zikredilen yapıların değişkenlik gösterdiğini belirterek bu sorunu kaynaklarda yaptığı karşılaştırmalar sayesinde çözmeyi başarmıştır. Böylelikle eserlerin ve yapıların diğer isimlerini tespit edebilmiştir.
Haritalandırma Aşaması
Bu bölümde Abdullah Seçgin, tezinde kullandığı haritaları oluştururken hangi hususlara dikkat ettiğini ve nasıl bir yol izlediğini sunumunda bizlerle paylaşıyor. Seçgin, eserin içeriğinde çok fazla yapıya ait bilgi olması nedeniyle oluşturacağı haritalarda yapıların konumlarının, dağılımlarının ve diğer unsurların görünmeyip karışıklığa neden olacağını belirtirken, bu duruma çözüm olarak İstanbul’da bulunan ilgili yapıları Nefs-i İstanbul ve Bilad-ı Selase’ye (Galata, Üsküdar ve Eyüp) göre bölümlere ayırdığını; bu sayede kullanacağı haritaların da daha anlaşılır olduğunu sunumunda dile getirmiştir.
Bu bağlamda dikkate alınması gereken bir başka önemli husus, Abudullah Seçgin'in Bilad-ı Selase'ye göre yaptığı ayrım ile Hadîkatü'l-Cevâmi'nin içeriğinde bu tür bir ayrımın bulunmaması arasındaki farktır. Seçgin, oluşturduğu haritaların bazılarında lejant kısmında sur içi ve sur dışı olarak ayrım yaptığına işaret etmektedir. Ayvansarayi'nin eserinde de benzer bir ayrım mevcuttur, ancak sur dışı olarak nitelendirdiği bölgeler, surların hemen dışındaki yerleşim alanlarını kapsamaktadır. Seçgin ayrıca, Ayvansarayi'nin eserinde sur içindeki cami ve mescitlerin alfabetik bir sırayla sunulduğunu, ancak sur dışına geçildiğinde Ayvansarayi'nin daha çok belli bir rota takip ettiğini belirtmektedir. Bu bilgilerin yanı sıra, Seçgin'in belirlediği bölgeleri kendi içinde tekrar ayrıştırdığı da vurgulanmaktadır.
Seçgin, "Mapping Hadîkatü'l-Cevâmi': Reevaluating an encyclopedia of Islamic monuments in the eighteenth century Ottoman Istanbul" s. 25.
Şimdi ise Abdullah Seçgin’in tezinde kullandığı haritaların bölgelerin kapsamını ve nereler olduğunu birlikte inceleyelim.
Eyüp Bölgesi
Seçgin'in sunumunda Eyüp bölgesi olarak belirttiği alan, genellikle Davutpaşa’dan Karaağaç'a kadar uzanan bir alanı kapsamaktadır. Bu belirtilen bölgenin içeriği genellikle nahiyeler veya köyler gibi daha küçük ölçekli yerleşim birimlerini içermektedir. Bu durum, söz konusu bölgenin daha detaylı veya küçük ölçekli bölgeleri barındırdığı anlamına gelmektedir.
Galata Bölgesi
Seçgin'in sunumunda Galata bölgesini değerlendirirken, bu bölgeyi içsel olarak alt bölgelere ayırdığını belirtmiştir. Bu ayrımı yaparken, Hasköy ve Kasımpaşa'nın Galata 1 olarak adlandırıldığını, Tophane'den Kavak Kalesine kadar olan bölgenin ise Galata 2 olarak sınıflandırıldığını ifade etmiştir. Bu bölgelendirme, Galata'nın içindeki farklı coğrafi veya tarihi unsurları belirli sınırlar içerisinde gruplandırarak analiz etmeyi amaçlamıştır.
Üsküdar Bölgesi
Seçgin'in sunumunda Üsküdar bölgesini incelediği ve bu bölgeyi içsel olarak iki ayrı bölgeye ayırdığı ifade edilmektedir. Bu ayrımın içeriğine dair verilen bilgilere göre, bu bölgeler arasında Haydarpaşa, Kısıklı, Bulgurlu, Kadıköy, Sarı Kadı, Çengelköy, Anadolu Kavağı gibi yerleşim alanlarının yer aldığı belirtilmektedir.
Minberlerin Tarihî Anlatımı ve Bölgeler Arası Karşılaştırma
Seçgin, Ayvansarayi'nin eserinde yer alan camilerin minberlerinin yapım tarihleri ve minberlerin kimler tarafından ne zaman eklenmiş olduğuna dair bilgileri aktardığını belirtmiştir. Camileri incelemek için iki ayrı kategori kullanarak farklı analizler yapmıştır: birincisi, başlangıçtan itibaren minberli olan camiler; ikincisi ise sonradan minber eklenmiş camilerdir.
Özellikle 18. yüzyıl Üsküdar'ında minber eklemesi yapılan camilerin diğer bölgelere oranla daha fazla olduğunu vurgulayan seçgin, Bu durumun Üsküdar'da Cuma namazı için gerekli nüfusun arttığını ve bölgede bir nüfus hareketliliği olduğunu işaret ettiğini dile getirir.
Cami ve Mahalle İlişkisi: Ayvansarayi'nin Eserindeki Mahalleli ve Mahallesiz Yapılar
Abdullah Seçgin, Ayvansarayi'nin eserinde camilerin mahallelere ait olup olmadığını belirttiğini ifade etmiştir. Sur içindeki camilerin mahalleleri olup olmadığı konusunda sistematik bir açıklama bulunurken, sur dışındaki camilerde bu sistematikliğin kaybolduğunu ve bazı camilerin mahallesi olup olmadığının belirsiz olduğunu vurgulamıştır. Seçgin, tezinde bu tür belirsizlik taşıyan camileri, mahallesi olmayan camiler olarak değerlendirdiğini aktarmıştır. Ayrıca yvansarayi'nin mahallesi olan camiler ifadesinin caminin kendisine müstakil bir mahalleye sahip olmasından ziyade, o caminin bir mahalleye ait olduğu fikrini ifade ettiğini açıklamıştır. Bu husus Büşranur Bekman’ın Kadim Dergisi’nin 15 Nisan 2023 tarihli 5. sayısında yayımladığı makalede de zikredilmektedir.
Makaleye ulaşmak için tıklayınız
SONUÇ
Abdullah Seçgin'in yüksek lisans tezi üzerine detaylı bir değerlendirme sunmaktadır. Hadîkatü'l-Cevâmi'nin incelenmesi, İstanbul'un yapı stoğunu geniş kapsamlı bir şekilde ele alma potansiyeli ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) aracılığıyla İstanbul'un 18. yüzyıldaki yapılarının mekânsal analizine odaklanmıştır. Seçgin'in sunumunda ortaya koyduğu temel sorular, eserin yazılma sebepleri, Hüseyin Ayvansarâyî'nin İstanbul'u nasıl algıladığı ve mahalle kavramını nasıl ele aldığı üzerine yoğunlaşmıştır.
Moderatör Büşranur Bekman'ın katkılarıyla gerçekleşen sunum, tez çalışmasının önemini vurgulamış ve akademik alanda yapılan bu tür detaylı analizlerin değerini ortaya koymuştur. Abdullah Seçgin'in bu sunumu, Hadîkatü'l-Cevâmi'nin içeriğini, İstanbul'un mekânsal yapısını ve Hüseyin Ayvansarâyî'nin eserini daha kapsamlı bir bakış açısıyla ele alarak önemli bir akademik katkı sağladığını göstermiştir. Bu tür çalışmaların, tarihî eserlerin anlaşılması ve değerlendirilmesi açısından büyük bir önem arz ettiği açıkça ortaya çıkmıştır.
OSAMER Tez Sunumları serisinin bir parçası olarak, Abdullah Seçgin'in değerli tez sunumuna katılımı ve sunumuyla katkıları için kendisine teşekkür ediyoruz. Gelecekteki etkinliklerimiz ve güncel duyurularımız için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.
Teze ulaşmak için tıklayın.
Abdullah Seçgin Kimdir?
Lisans eğitimini 2019 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde tamamladıktan sonra yüksek lisans eğitimine İstanbul Şehir Üniversitesi Tarih bölümünde başlamıştır. “Hadîkatü'l-Cevâmi'yi Haritalamak: On Sekizinci Yüzyıl Osmanlı İstanbul'undaki İslam Eserleri Ansiklopedisinin Yeniden Değerlendirmesi” başlıklı yüksek lisans tezini Doç. Dr. Yunus Uğur danışmanlığında Marmara Üniversitesinde tamamlamıştır. hali hazırda Türkiye Yazma Eserler Kurulunda çalışmaktadır.
Nihat Efe Dokumacı
Sakarya Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Kültürel Çalışmalar Tezli Yüksek Lisans Programı
Commentaires